VE
daima dua etmeleri, ve hiç usanmamaları lâzım olduğuna dair İsa onlara bir
mesel söyliyip dedi:
2.
Bir şehirde Allahtan korkmaz, ve insana riayet etmez bir hâkim vardı;
3.
o şehirde bir dul kadın da vardı; ve: Hasmımdan hakkımı al, diyerek hâkime
gelirdi.
4.
Ve hâkim bir müddet istemedi, fakat sonra kendi kendine dedi: Her ne kadar ben
Allahtan korkmaz, insana riayet etmezsem de,
5.
yine bu dul kadının beni rahatsız etmesinden dolayı onun hakkını alayım da,
daima gelip beni incitmesin.
6.
Ve Rab dedi: Adaletsiz hâkimin ne dediğini işitin.
7.
Ve Allah onlar için sabırlı ise de, gece gündüz kendisine feryat eden seçilmiş
olanlarının hakkını almıyacak mı?
8.
Size derim ki, haklarını tez alacaktır. Bununla beraber İnsanoğlu geldiği vakit
yeryüzünde iman bulacak mı?
9.
Kendilerinin salih olduğuna güvenen, ve bütün başkalarını hor gören bazılarına
İsa şu meseli de söyledi:
10.
İki kişi dua etmek için mabede çıktılar; biri Ferisi, obiri vergi mültezimi
idi.
11.
Ferisi durdu, ve kendi kendine şöyle dua etti: Ya Allah, sana şükrederim ki,
ben başka adamlar gibi, soyguncu, haksız, zina işleyici, yahut şu vergi
mültezimi gibi de değilim.
12.
Haftada iki kere oruç tutarım; bütün gelirimin ondalığını veririm.
13.
Fakat vergi mültezimi, uzakta durarak, gözlerini bile göke kaldırmak
istemiyordu; ancak: Ya Allah, ben günahkâra merhamet kıl, diyerek göğsüne
vuruyordu.
14.
Size diyorum: Bu adam ötekinden ziyade salih sayılarak evine indi; zira kendini
yükselten her adam alçaltılır; fakat kendini alçaltan yükseltilir.
15.
Ve onlara dokunsun diye İsaya küçük çocuklarını da getiriyorlardı; fakat
şakirtler bunu görünce onları azarladılar.
16.
Fakat İsa: Bırakın, çocuklar bana gelsinler, ve onlara mani olmayın; çünkü
Allahın melekûtu bu gibilerindir, diyerek onları yanına çağırdı.
17.
Doğrusu size derim: Kim Allahın melekûtunu küçük çocuk gibi kabul etmezse, asla
ona girmiyecektir.
18.
Ve bir reis ona: İyi Muallim, ebedî hayatı miras almak için ne yapayım? diye
sordu.
19.
Ve İsa ona dedi: Niçin bana iyi diyorsun? Birden başka, kimse iyi değildir, o
da Allahtır.
20.
Sen emirleri bilirsin: “Zina etmiyesin; Katletmiyesin; Çalmıyasın; Yalan
şehadet etmiyesin; Babana ve anana hürmet et.”*
21.
Ve o dedi: Çocukluğumdan beri bütün bu şeyleri tuttum.
22.
Ve İsa bunu işitince, ona dedi: Daha bir eksiğin var; nen varsa sat, fakirlere
dağıt, göklerde hazinen olacaktır; ve gel benim ardımca yürü.
23.
Fakat o, bu şeyleri işitince, çok kederlendi, zira çok zengindi.
24.
Ve İsa onu görerek dedi: Serveti olanlar Allahın melekûtuna ne kadar güçlükle
girerler!
25.
Çünkü devenin iğne deliğinden geçmesi, zenginin Allahın melekûtuna girmesinden
daha kolaydır.
26.
Ve bunu işitenler: Öyle ise, kim kurtulabilir? dediler.
27.
Fakat İsa dedi: İnsanlar indinde mümkün olmıyan şeyler Allah indinde mümkündür.
28.
Ve Petrus dedi: İşte, kendimizinkileri bıraktık, ve senin ardınca geldik.
29.
Ve İsa onlara dedi: Doğrusu size derim: Allahın melekûtu uğruna, ev, ya karı,
ya kardeşler, ya ana baba, ya çocuklar bırakmış olan,
30.
bu zamanda kat kat ziyade, ve gelecek dünyada ebedî hayat almıyacak olan kimse
yoktur.
*Çıkış
20:12-16; Tesniye 5:16-20.
31.
Ve İsa Onikileri yanına aldı, ve onlara dedi: İşte, biz Yeruşalime çıkıyoruz,
ve İnsanoğluna peygamberler vasıtası ile yazılmış olan şeylerin hepsi sonuna
kadar yapılacaktır.
32.
Çünkü Milletlerin eline verilecek; onunla eğlenecekler, ona hakaret edecekler,
üzerine tükürülecek;
33.
ve onu dövecekler ve öldürecekler; ve üçüncü gün kıyam edecektir.
34.
Onlar bu şeylerin hiç birini kavrıyamadılar; bu söz kendilerine gizli kaldı, ve
söylenenleri anlamadılar.
35.
Ve vaki oldu ki, İsa Erihaya yaklaşırken, bir kör, yol kenarında dilenerek
oturuyordu;
36.
ve bir kalabalığın geçtiğini işiterek, bu nedir diye sordu.
37.
Ona Nâsıralı İsanın geçtiğini haber verdiler.
38.
Kör: Ey Davud oğlu İsa, bana acı! diye bağırdı.
39.
Ve önden gidenler sussun diye onu azarladılar; fakat daha çok bağırdı: Ey Davud
oğlu, bana acı!
40.
İsa durdu, onun kendisine getirilmesini emretti; ve kör yaklaşınca,
41.
İsa ona sordu: Ne istiyorsun ki, sana yapayım? Ya Rab, gözlerim görsün, dedi.
42.
İsa da ona: Gözlerin görsün; imanın seni kurtardı, dedi.
43.
Ve hemen gördü, ve Allaha hamdederek, İsanın ardınca gitti; bütün halk, bunu
gördükleri zaman, Allaha hamdettiler.